3 Günlük Ayvalık Gezimiz

yaşam tarzı , Gezi

Herkese merhaba! Ben Tufan Koç :)

Her şey aslında gezilerimizi, keyif aldığımız aktiviteleri, eğlenerek geçirdiğimiz mutlu anılarımızı kayıt edip ölümsüzleştirme düşüncemizle başladı. Herkesin bildiği ve deneyimlediği gibi zamanın ve anların hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Artık fotoğraf albümlerine kimse bakmıyor. Telefonlarımız ise her gün daha 100’lercesini eklediğimiz fotoğraf ve videolarla dolup taşıyor. Yetmiyor; belleklere, bulut sistemlerine geçiyoruz. Sonrasında kısa bir an için bile olsa geriye dönüp o fotoğraf ve videolara bakıldığında, hepsi birbirinden ayrı ve kopuk kalıyor. Hatırlamak giderek güçleşiyor. İşte biz de tam bu sebeple, keyif aldığımız gezi, aktivite ve hobilerimiz için çektiğimiz videoları Youtube kanalımızda, hikâyenin detaylarını ise blog sayfamızda yayınlayarak kendi dijital günlüğümüzü oluşturmayı amaçladık. Bizim gibi bizi takip edenlerin de keyif alarak izleyeceğini, paylaşımlarımızdan faydalanacağını umuyoruz. Hadi gelin şimdi 3 günlük Ayvalık gezimiz ile başlayalım.

Malum, bir seneden uzun bir süredir pandemi süreci içindeyiz. Oysa ki geçtiğimiz 2020 Mart ayında ülkemizde başlayan kısıtlamaların birkaç ay içinde sona ereceğini ummuştuk. Kısıtlamalar biraz esnetilince de Ağustos ayında hemen kısa bir Ayvalık gezisi planladık. Ancak bizimle aynı düşüncede olan çok kişi olacak ki Ayvalık’ta beklentimizin üzerinde bir kalabalık vardı. Bu yüzden gezimizi yarıda kesmeye karar verdik. Yine de kısa da olsa güzel bir Ayvalık gezisi oldu. İstanbul’dan gelenler için eğer aracınız varsa yolculuk ortalama 4,5 - 5 saat sürüyor. Aracınız yoksa da Bandırma feribotu ile yolculuğunuz, ortalama 2 saat, Bandırma Ayvalık arası da ortalama 2,5 saat kadar sürecektir. Her iki taraftan da süre birbirine çok yakın oluyor. Ancak yine de yakın çevredeki gezi rotaları için aracınız yoksa bile kiralamanızı tavsiye ederiz.

Ne zaman, Nereye gidilir, Nerede kalınır?

Biz Ağustos ayında gittik ancak oldukça kalabalıktı. Bu yüzden Ayvalık için sanıyoruz ki en güzel zaman okulların başladığı dönem olacaktır. Yine kendi deneyimimizden yola çıkarak biz konaklama için Nil House’u tercih ettik. Tufan Koç Youtube kanalımda bu sevimli butik otel görüntülerine de yer verdik. Otelimize yerleştikten sonra ilk günümüzü Ayvalık ara sokaklarını keşfetmeye ayırdık. Ara sokakları gezerken Osmanlı döneminden kalma ve mübadele dönemine kadar da yoğunluklu Rum yerleşkesi olması dolayısıyla Rum mimarı yapısı, dar, Arnavut kaldırımlı sokakları, insanı içine alıp zamanda yolculuğa çıkarıyor. Ara sokak aralarında görülmesi gereken yerlerden biri de Saatli Camiydi.

Saatli Camii: Adı her ne kadar cami olsa da ilk yapılış amacı kilise olan bu yapı, 1850 yılında Rumlar tarafından inşa edilmiş. Adı da Agios Yannis kilisesiymiş. Sonrasında mübadele döneminde Rumların gidişinin ardından kilise, camiye dönüştürülmüş. Kilisenin çan kulesi de saat kulesine dönüştürülmüş ve Saatli Camii adı verilmiş.

Tostçular Çarşısı:Ara sokaklarda dolaşmak güzel ama sıcak havada çabuk bunalıyor insan. Biz de bu sebeple gezimizi lezzet durakları üzerinde yoğunlaştırdık. İlk durağımız, tabii ki adını Ayvalık’tan alan Ayvalık tostunu yemek için tostçular çarşısıydı. Gelmeden önce yorumlardan en çok beğenilen mekân araştırması yapsak da her bir mekân için hem olumlu hem de olumsuz yorum bulunuyordu. O yüzden biz de aralarından bir tanesini seçip tostumuzu yedik. Mekân önerisi veremesek de tost içeriği hakkında bilgi verebiliriz. Aslında tıpkı orijinal pizza gibi içeriğinde sadece domates sosu, mozarella peyniri ve fesleğen varken sonradan eklenen malzemelerin zenginleştirilmesi gibi orijinal Ayvalık tostunun içeriği de kasap sucuk ve tulum peynirinden oluşuyor. Sonradan eklenen malzemelerle içerik oldukça zenginleştirilmiş. Burada da içerik bilgisini verip tercihi yine size bırakıyoruz.

Macaron Muhallebicisi:Bir diğer lezzet durağımız, Macaron muhallebicisiydi. Burada bademli muhallebiyi denedik. Ayvalık’a özgü meşhur bir tatlı da lor kurabiyesi. Lor, zeytinyağı ve vanilyanın karışımıyla yapılıp şerbetle tatlandırılan kurabiye, oldukça lezzetli. Tatlıların yanı sıra zeytinyağlılar konusunda da zengin menüsü olan Ayvalık için zeytinyağlıları mutlaka denemenizi tavsiye ediyoruz.

Taksiryarhis Anıt Müzesi: Gezilip görülmesi gereken yerlerin başında Taksiryarhis Anıt Müzesi geliyor. Başta kilise olan müze, Nisan ayından Ekim ayına kadar hizmet veriyorlar. Kilisenin dışı her ne kadar basit görünse de içini gitmeden internetten araştırıp ne kadar şık ve zarif olduğunu görebilirsiniz.

Şeytan sofrası: Gezimizin ikinci günü Ayvalık drone çekimi için sabah 5.20’de yollara düşüp Şeytan Sofrasına gün doğumunu çekmeye gittim. Sanıyoruz ki manzaranın tadını en güzel gün doğumunda çıkarabilirsiniz. Kadrajınıza hiçbir el, kol ve kafa girmeden rahat rahat poz verebileceğiniz en güzel zaman dilimi. Gün batımı için Tuğçe ile birlikte yeniden geldik ancak bu sefer gün doğumundan eser yoktu. Her yer kalabalık ve park edilmiş uzun araba kuyruklarından park yeri bulmak da oldukça zor oldu. Yine de bu kadar geniş bir alandan gün batımını izlemeye değer diyebiliriz. Yine de bir kıyaslama yapmak gerekirse içinde tesis olmaması ve geniş bir alana yayılması bakımından Bozcaada’da günbatımını daha çok tercih edebiliriz. Peki, bu kadar muhteşem bir manzaranın adı neden Şeytan Sofrası olur? Şeytan sofrası için iki efsane var. Bunlardan birisi Rum kızı, Penelope hakkındadır. Penelope kilise ile karşı karşıya gelir. Kilise tarafından dışlanan Penelope, bu tepeye çıkıp yerleşir. Bir zaman sonra kuraklık başlar ve kıtlık olur. Kıtlıkla mücadele eden halk sonunda, kilise tarafından şeytan olarak görülen Penelope’yi sorumlu tutar ve onu öldürmeye karar verir. Bir çobanın önceden haber vermesiyle kendini öldürmeye gelen kalabalığı öğrenen Penelope, o kadar güzel bir sofra hazırlar ki kalabalık halk geldiğinde sofranın başına üşüşüp Penelope’yi unutur. Penelope de kaçmak için zaman kazanmış olur böylece. Diğer bir efsane ise Yunan mitolojisine dayanır. Buna göre Zeus’un süt annesi İda, şeytanı Zeus’a zarar vermemesi için kovar. İnanışa göre şeytanın üç ayaklı olduğu kabul edilmektedir. Şeytan kaçarken ayak izlerini, kaz dağları eteklerinde, Midilli adasımda ve şeytan sofrasında bırakır. Bugün, Şeytan Sofrasında demir parmaklıklarla çevrili bir alanda büyük bir ayak izi bulunuyor. Şeytan sofrası ile ilgili anlatılan efsaneler bu şekilde. Peki, size hangisi daha mantıklı geldi?

Küçükköy(Yeniçarohori): Ayvalık Vlog çekimimize kısa da olsa yer verebildiğimiz ve mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerden biri de Küçükköy. Rum mimarisine ait birbirinden güzel taş evlerden oluşan bu yerleşim, Rumların ayrılmasıyla birlikte tamamen boşalmış. Yakın zaman önce şehirden köye doğru başlayan bir akımla gelen sanatçı ruhlu birkaç arkadaşın başlattığı girişimle, önce evler restore edilmiş ardından sanat üzerine atölyeler ve kültürel etkinlikler düzenlenmeye başlamış. Küçükköy bugün Ayvalık’ın sanat köyü olarak tanımlanıyor.

Cunda – Rahmi Koç Müzesi: Gezimizin üçüncü gününü Cunda’da Rahmi Koç Müzesine ayırmıştık ama pandemi nedeniyle ne yazık ki uzayan kuyruk sırasından dolayı bir başka zamana ertelemek durumunda kaldık. Bundan sonrası için daha nice keyif dolu geçen seyahatlerimizi paylaşabilmek dileğiyle yazımızı burada bitiriyoruz. Umarız ki yazımız, sizin için de faydalı olmuştur. Bir sonraki gezimizde yeniden görüşmek dileğiyle…

Kanalım:Tufan KOÇ